Ve dünyanın bütün sonbaharları birbirine benzer, hani şu Gerard Deperdieu'nun oynadığı meşhur filmin adı gibi "Dünyanın Bütün Sabahları - Tour les matins du monde".
Ve sonbahar (aslında yaz başından itibaren) tabii ki daha birçok şeyin yanı sıra "mutfak ve üretim" demektir.
Özellikle geleneksel mutfak üretiminin devam ettiği ülkeler için bu epeyce böyledir.
Kadın iştiyakı en çok pazarlarda görünür ve büyülenmiş gibi sebze, meyve satın alırlar.
Dünyanın bütün pazar yerleri birbirine benzer |
Kadınlar bütün bu süreçte büyülenmiş gibidir. Meseleye o denli konsantredirler ki düşüp yaralansalar, hastalansalar, bin türlü işleri de çıksa da işlerini ertelemezler.
Bağlantıya tıklarsanız, yazıya ilham kaynağı olan sevgili arkadaşımın yazısına ulaşırsınız.
Meyveler ayıklanarak seçilir, kilolarca domates sipariş edilir, sihirli tarifler için eşe dosta telefonlar edilir, internete bakılır, reçeteler eldene ele dolaşır. Bakın iddia ediyorum, zengin, fakir ayırt etmeden tüm sosyo ekonomik sınıfların kadınları bir parça üretim yapar ya da yapmak için cidden heveslenir.
Erikler, kayısılar, vişneler reçele, marmelada, domatesler sosa, salçaya, biberler, kerevizler, kornişon salatalıklar turşuya dönüşür, tarhanalar bin bir çeşit mis kokulu baharatla ovulur, acıkalar yapılır. Domatesler, biberler kurutulur, yapraklar salamura edilir, patlıcanlar "börttürülür"
biberler "parpıllanır".
biberler "parpıllanır".
Tüm bu deyimler böylelikle hayatımıza bir ucundan girer.
Bin bir türlü baharat.
Kişniş, reyhan, poy, tarhun...
Bin bir türlü baharat.
Kişniş, reyhan, poy, tarhun...
Sihirli bir tarafı vardır tüm bu üretimin.
İşin birde sosyolojik yönü vardır ve erkekler çoğunlukla ( islamcılar dahil olmak üzere) "reçel yapan kadınlarla" evlenmek isterler. Gel gör ki kadınlar bu yaftayı üzerlerinde taşımaktan yorulabilirler, "Hannah Arendt"'in "Kötülüğün Sıradanlığı"'na kafa yorarken bütün bu tantana canlarını sıkabilir, cinsiyet rollerinden bıkabilirler ama gözleri gizliden gizliye vişnelere kayar yine de.
Geçmişte kalmış gibi görünen bir reçel tartışması için aşağıdaki linke tıklayın. Yazının sonunun "bu arada erkekler ne yapıyordu?" sorusuyla bittiğini de belirtmeliyim.
Yemek ve mutfak üretimi meselesi başka ülkelerinde gündeminde.
O yaramaz Jamie Oliver kadınların yemek yapmayı bıraktığı bir dünyayı görerek dehşete düşmüş ve önce kendi memleketi İngiltere'de olmak üzere okullarda "yemek devrimi" yapmaya kalkışmıştı. Ve fakat iş işten epeyce geçmişti ne yazık ki.
Tek çocuğunu doyurmaktan aciz, iki paralık garson maaşını hazır yemeğe yatıran ve yemek yapma süreci ile ilgili hafızasını yitirmiş yeni nesil İngiliz kadınlarından örnek alalım ve topuklayarak aksi istikamete koşarak mutfaklarımıza girelim.
Tartışma uzun ve çetrefillidir, konu derindir ama biz işimize bakalım!
Tek çocuğunu doyurmaktan aciz, iki paralık garson maaşını hazır yemeğe yatıran ve yemek yapma süreci ile ilgili hafızasını yitirmiş yeni nesil İngiliz kadınlarından örnek alalım ve topuklayarak aksi istikamete koşarak mutfaklarımıza girelim.
Jamie Oliver Mutfakta Devrim |
Tartışma uzun ve çetrefillidir, konu derindir ama biz işimize bakalım!
Mutfak ve yemek yoksa hayat zayıf, hayat aksi, hayat zor, hayat aksaktır.
Ve sonbahar sihirlidir azizim!
Bu harika domateslerden sos yapmayacaksak!
Hep bu domatesler bizi baştan çıkaran |
Ve o domatesler sosa dönüşürken |
O canım, o harika mor erikten reçeller, tartlar yapmayacaksak!
Mürdüm erikli tart |
Turşu yapmanın zevkine varmayacaksak!
Acıka yapmak için biber aramayacaksak!
Yerel üretim, yerel ürünler pazarlarda var olmaya devam ediyor |
Bu mis kokulu ıhlamurları toplayıp, kurutup kışa hazırlık yapmayacaksak!
Mis gibi limonlu, karanfilli, tane karabiberli, zencefilli ıhlamur |
Sonbaharda çalıştıysak kışın böyle bir masaya oturabiliriz |