Artık neredeyse hayatımızı esir alan siyasi gelişmelerdi, gündelik hayatın hayhuyuydu,
bir türlü gelemeyen yaz mevsimiydi derken esas ağabey "Şehr-i Ramazan" geliverdi.
bir türlü gelemeyen yaz mevsimiydi derken esas ağabey "Şehr-i Ramazan" geliverdi.
Şimdi zaman ona ait.
Repliklerimiz hazır.
"En uzun günlere denk geliyormuş", "İftar geç, imsak erken olacakmış", "Şekerliler tutmayabilirmiş", "Ramazan'da tatil çok ucuzmuş".
Ramazan'ın böyle bir tarafı var, oruç tutmayanın bile gündemine giriyor.
Şahsen tutanın da tutmayanın da başım üzerinde yeri var.
İnşallah bu senede orucumuzu eda edebiliriz diyelim.
Her zaman ki gibi başka evlere değil gibi kendi işimize bakalım ve biraz "Ramazan" muhabbeti yapalım.
Ramazan ayında tuttuğumuz oruçta diğer şahsi ibadetler gibi nefs terbiyesine odaklı. O doymak bilmez, hep isteyen, gözü dönmüş "şey"e meydan okuma adeta. Terbiye etmeye, bir ay olsun dizginleri ele almaya çalışıyoruz.
Bu terbiye ruhlarımızı nasılda inceltiyor. Tüy gibi oluyoruz. Hafifliyoruz.
Tam iftar saatini düşünün, bir bardak suya olan ihtiyacınızı, aile efradıyla birlikte üç beş yiyecek ve bir bardak suya olan özlemin getirdiği
muhtaçlık ama hafiflik hissini.
Ramazan demek tam iftar anında kavuştuğumuz bir yudum su demek.
Anlamak sonra.
Açlığı, yoksunluğu, zarureti, bir olmayı.
Aile, dostlar, fakir fukara ile gösterişsiz sofralarda iftar açmak dünyaya bedel.
Ya da ulu bir caminin avlusunda su ve pide ile oruç açmak eşsiz.
Belki bir dere kenarında çay ve peynir, kavun.
Üstünden ampuller sarkan bir çardak altında sessizce.
Çeşit az, gösteriş yok, içimize dönerek ama bütün bir alemi seyrederek.
O vakit görür müyüz sanıyorsunuz kim tutmuş, kim tutmamış?
Hem tutmuyorsa sana ne?
Habis merak ve nobranlık hiç iyi bir şey değil kardeşim.
Belki inanmıyor, belki hasta, belki yolcu, belki başka bir dinin yolcusu.
Belki o gün tutmayıverdi. Belki hiç tutmuyor. Hepsinin olasılık dahilinde olduğu, bütün bu çeşitliliğe haiz bir ülke burası.
Sana ne?
Belki inanmıyor, belki hasta, belki yolcu, belki başka bir dinin yolcusu.
Belki o gün tutmayıverdi. Belki hiç tutmuyor. Hepsinin olasılık dahilinde olduğu, bütün bu çeşitliliğe haiz bir ülke burası.
Sana ne?
Hem söyle bakalım sen tamam mısın?
Sana bakıp islamiyeti sevecek olan pek azsa esas sana yazık.
Aslında her şey bize bağlı.
Yapmakta, yapmamakta, hafifletmekte, ağırlaştırmakta, kolaylaştırmakta, zorlaştırmakta, sevdirmekte, nefret ettirmekte.
O halde iyilerini yapalım.
İşte şimdi seviyoruz seni "Ramazan".
O halde iyilerini yapalım.
İşte şimdi seviyoruz seni "Ramazan".
Muhabbetinle, sükunetinle, kalabalığınla, sakinliğinle, zamana sinen ve hafifleten ağırlığınla hoş geldin!
ağzına sağlık,yüreğim titredi okurken:)
YanıtlaSilhayırlı ramazanlar
Demek o kadar:)
YanıtlaSilTeşekkürler ve iyi ramazanlar.
Bizim dinimizin emirlerindendir"zorlastirmsyin kolayladtirin"islamiyey hosgorudur aslinda..hepimizin ramazani mubarsk ibadet ve dualarımiz z kabul olsun.Hayorli ramazanlar
YanıtlaSilAmin diyelim. İyi ramazanlar.
YanıtlaSilEvet hoş geldiii :))) Hepimizin ramazan ayı mubarek olsunn ^^
YanıtlaSilSen de hoş geldin Rumeysa:))
YanıtlaSil:) Hoş buldumm (:
Silbi deeee nerde o eski ramazanlar denir de miiiiii :)
YanıtlaSilben şimdi ki ramazanlar diyorum:)
YanıtlaSil