Bu aralar hep kitap, hep kitap. Okusam da okumalara doymasam durumları.
Geçen instagramda muhabbeti olunca merak ettim, neymiş bakalım, ne menem bir şeymiş şu "İklimler" dedim. Ben "İklimler" deyince sadece Nuri Bilge Ceylan'ın bir filmini bilirdim, kitaptan habersizdim tümden.
İyi ki de demişim, yoksa okunası bir kitabı kaçırmış, son derece karmaşık aşk meşk mevzularını kolaylıkla deşifre eden bir yazarı atlamış olacaktım.
Tavsiye edenden allah razı olsun.
"İklimler" iki ana bölümden oluşuyor.
Önce Phılıppe'in ağzından Odile ve Phılıppe.
Sonra İsabelle'in ağzından Phılıppe ve İsabelle.
İlk bölümde Phılıppe'in ailesi Mercenat'ları tanıyoruz; son dereci erdemli, kuralcı, ciddi ve saygı duyulan burjuva bir aile. Birbirleri ile dolaylı olarak konuşur, duygularını açıkça ifade etmez, laubalilikten nefret ederler.
Phılıppe ile Odile'in bir gezi de tanışması ile artık Odile Phılıppe'nin hayatının aşkı, bitmez tutku ve takıntısı haline gelir.
Phılıppe ile Odile'in bir gezi de tanışması ile artık Odile Phılıppe'nin hayatının aşkı, bitmez tutku ve takıntısı haline gelir.
Odile böyle yarım akıllı diyeceğim dilim varmıyor, son derece saf bir güzelliğe sahip, tamamen içgüdüleriyle yaşayan, uçucu ve havai bir kız (şahsen iki tokat ekleştiresim geldi bu kıza!). Bembeyaz giysisi içinde, sezgisel olarak anlayabildiği alageyik derisi ile kaplı bir Shakespeare kitabıyla, sade kanepesine uzanmış, başucunda tek bir gül bulunan ince
zevkli vazosuyla bir Odile.
Kitabın kırmızı sayfa kenarları Philippe'in kırmızı defterine bir gönderme gibi |
Odile'in yetiştiği aile biraz serbest ve epey kayıtsız bir ailedir. Annesinin hala genç sevgilileri, babasının bir türlü hayata geçiremediği mimarlık tasarıları, masa da yüksek sekle konuşan kardeşleri vardır.
Phılıppe ise katı bir burjuva eğitiminden geçmiş, geleneksel yargılara son derece bağlı, düz bir mantık anlayışına sahip, tutarlılık abidesi ancak aynı zamanında budalalık derecesinde duygusal genç bir adamdır.
Aşıklarımız her türlü uyumsuzluğu büyük aşklarının gücüyle yeneceğine inanarak evlenir zaten pek farkında değillerdir benzemezliklerinin.
Tutarsızlık ve belirsizlikten nefret eden Phılıppe.
Günü bir rüya gibi yaşayan, belirsizliklere sığınan bir Odile.
Phılıppe Odile'e bugün neler yaptın diye sorar, Odile tam hatırlamaz (ya da hatırlamak işine gelmez) "işte bir şeyler yaptım, ama tam hatırlamıyorum" der, sonra yeni diktirdiği elbisesinden "bugün terzi de" diye söz açınca Phılıppe çıldırır, aklı almaz bir türlü "terziye gittin mi gitmedin mi nasıl bilmezsin?". "Gittim herhalde ama bunun ne önemi var sevgilim?" der Odile. Phılıppe Odile'in haklı olduğunu düşünür, evet ne önemi var ama yine de muğlaklığa tahammülü yoktur. Odile bugün terziye gitti mi, gitmedi mi?
İki kere ikinin dört ettiğine dair Phılıppe'nin ölmez bir inancı vardır, Odile ise tam bir izafiyet kanunu insanıdır, "olabilir de olmayabilir de" der. Aşkları, karakterleri ve yetiştiriliş tarzlarına yenilir.
Aslında "iklimleri" uymamıştır işte.
Aslında "iklimleri" uymamıştır işte.
İkinci bölümde Odile gider ve İsabelle ve Phılıppe'in hikayesi başlar. Artık roller değişmiştir bu kez uçarılık yapan, hoş hanımlarla flört eden İsabelle'i fazla ciddi bulan Phılıppe olacaktır zira o artık Odile'den izler taşımaktadır. Aşkı ve kadını tanıdığı ilk gönül macerasını Odile ile yaşamış olması onun aşkı sadece bu şekilde yaşanabilir sanmasına neden olmuştur. Phılıppe artık "bağlılık ve sevgi" ile "yosmalık ve kaygı" yı birlikte istemektedir.
Şimdi kıskançlıktan deli divane olan, sevdiğini sürekli izleyen ve kontrol eden Phılıppe değil Isabelle'dir.
Zavallı Isabelle, ailesi çocuğa verilmesi gereken terbiyenin "sert" olmasına inanarak yetiştirmiştir onu.
Bir çocuk en iyiye alıştırılmamalı, her türlü zorluğa göğüs gerecek şekilde hayata hazırlanmalı, affedilmez bir davranış şekli olan şımarıklıktan uzak tutulmalıdır.
Annesi "tüm insan yaşamını çilesine önceden alışılması gereken çetin bir savaş" saymaktadır.
Böylece sert, güzelliğini ancak "çok güzelsin" dendiğinde zorla algılayabilen ağır, ve sert mizaçlı bir kız "İsabelle" yetişir.
Her şeye rağmen İsabelle kendi ayakları üzerinde durmayı başaran genç ve güzel bir kadın olarak tanışır Phılıppe ile.
Ama işte Phılıppe artık epey Odile'dir ve İsabelle aşkta kötü yetişmiş bir Phılıppe ile mücadele edecektir.
Ancak uzlaşma ve huzur yaşlılıkla gelecektir.
Kadın erkek ilişkilerine, kadın ve erkeğin birbirlerinin teslimiyetine göre tavır alışlarına,
Şimdi kıskançlıktan deli divane olan, sevdiğini sürekli izleyen ve kontrol eden Phılıppe değil Isabelle'dir.
Zavallı Isabelle, ailesi çocuğa verilmesi gereken terbiyenin "sert" olmasına inanarak yetiştirmiştir onu.
Bir çocuk en iyiye alıştırılmamalı, her türlü zorluğa göğüs gerecek şekilde hayata hazırlanmalı, affedilmez bir davranış şekli olan şımarıklıktan uzak tutulmalıdır.
Annesi "tüm insan yaşamını çilesine önceden alışılması gereken çetin bir savaş" saymaktadır.
Böylece sert, güzelliğini ancak "çok güzelsin" dendiğinde zorla algılayabilen ağır, ve sert mizaçlı bir kız "İsabelle" yetişir.
Her şeye rağmen İsabelle kendi ayakları üzerinde durmayı başaran genç ve güzel bir kadın olarak tanışır Phılıppe ile.
Ama işte Phılıppe artık epey Odile'dir ve İsabelle aşkta kötü yetişmiş bir Phılıppe ile mücadele edecektir.
Ancak uzlaşma ve huzur yaşlılıkla gelecektir.
Kadın erkek ilişkilerine, kadın ve erkeğin birbirlerinin teslimiyetine göre tavır alışlarına,
mizaçlarının karşısındakinin tutumuna göre değişiklik göstermesine dair eşsiz bir anlatı bu kitap.
Madem yaşamın özü kadın ve erkeğin hikayesidir, öyleyse "İklimler" bu hikayenin yenilgilerini, fetihlerini, kayıtsızlıklarını velhasıl tüm o zorlu iniş çıkışlarını, her iki tarafın gözünden kuyumcu inceliği ile işleyerek anlatıyor.
İnanın uzun uzun alıntılar yapabilir, aşk ve buna bağlı bir çok konuda çeşitli çıkarsamalara girişebilirim. Ama komik olur bu. Son derece mütevazi cüssesi ile kendi derdini o denli iyi anlatıyor ki "iklimler".
Gençken bir kez okunmalı, sonra tekrar.
Ama bir kez mutlaka okunmalı.
Madem yaşamın özü kadın ve erkeğin hikayesidir, öyleyse "İklimler" bu hikayenin yenilgilerini, fetihlerini, kayıtsızlıklarını velhasıl tüm o zorlu iniş çıkışlarını, her iki tarafın gözünden kuyumcu inceliği ile işleyerek anlatıyor.
İnanın uzun uzun alıntılar yapabilir, aşk ve buna bağlı bir çok konuda çeşitli çıkarsamalara girişebilirim. Ama komik olur bu. Son derece mütevazi cüssesi ile kendi derdini o denli iyi anlatıyor ki "iklimler".
Ama bir kez mutlaka okunmalı.
İklimler - Andre Maurois
Kitap Helikopter Yayınlarından Tahsil Yücel çevirisi ile çıkmış 206 sayfa.
Kitap Helikopter Yayınlarından Tahsil Yücel çevirisi ile çıkmış 206 sayfa.
"İklimler" sinemaya uyarlanmış mı diye baktım ama bir şey bulamadım. Filmi Ang Lee çekerse tadından yenmez diye düşünüyorum.
Odile'in o saf, masum güzelliğini, değişken ruh hallerini Jennifer Lawrence çok yakıştırdım ben.
Kitapta son derece sinematografik karakterler var; François ve Solange. Kimler oynayabilir düşünmek gerek.
Kitapta son derece sinematografik karakterler var; François ve Solange. Kimler oynayabilir düşünmek gerek.
Kitabın Ortasından
Rehber selam,
YanıtlaSilYazını gülümseyerek okudum..:)
Üniversitede Fransız Edebiyatı dersinde bu kitabı birkaç hafta incelemiştik, o yıllarda fransızcasını okumuştum. Fransız Edebiyatı'nda önemli bir kitaptır Les Climats/İklimler..
Aradan yıllar geçti, 2010 senesiydi, raflarda bu kitapla yeniden karşılaştım, 60'lı yıllardan sonra ilk kez yeniden basılmış, çok şaşırdım, yeniden okumak istedim, aldım..her Türkçesi de olmalıydı bende bu kitabın..
3 sene önce kitabı yeniden okudum, yine sevdim.
Muhtemelen birkaç sene sonra yeniden çıkaracağım kütüphaneden, tekrar okuyacağım:)
Çok sevindim bu kitabı keşfetmiş olmana..
Sevgiler
Smyrnecim senin okumuş olduğun bir kitabı yazmışım hee. Olmuş mu bari:))?
YanıtlaSilYa bu kadın erkek ilişkileri zaten karmaşık ama bu Fransızlar daha da karmaşık hale getiriyor sanırım, ne dersin?
Sana da sevgiler.
Fransızlar ilişki konusunda hep karmaşıktır, hele şimdi daha da berbat durumda:) Bağlılık ve sadakat kelimelerinin çok büyük anlamı yok onların sözlüklerinde, bizim kadar duygusal bakmıyorlar..Marquis de Sade gibi sapkınların da bu kültürden çıkmasına şaşırmıyorum açıkçası..
SilAma edebiyat, moda, resim, vs..kısaca sanat konusunda iyidirler, bu da bir gerçek:)
Mutlu bir haftasonu olsun:)
Ah şu yaramaz Fransızlar:))
YanıtlaSil