28 Mart 2013 Perşembe

Aslan Yeleli Kadın - Chantal Biya



Chantal Biya Türkiye ziyaretinde sade bir saç modeli kullandı


Chantal Biya ülkemizden sessizce geçti. Kamerun Cumhurbaşkanı Paul Biya'nın 1971 doğumlu ikinci eşi olan Chantal'ın ziyaret ettiği bir ülkeden sessizce geçmesi pek olağan bir durum olmadığından (aşağı da ki fotoğraflara bakınca neden sesiz geçemeyeceğini daha iyi anlayacaksınız) biraz araştırayım bakayım neler oluyor dedim. Benim şahsi fikrim bir kaç kişinin Chantal'ın kulağına  "telaş edecek bir durum yok sakin kalalım" demiş olmalı ya da sevgili Chantal'ımız bizimkileri rekabete değer bulmadı aksi halde bu derece mütevazi bir saç modeli ve giysilerle ülkemizi ziyaret etmiş olması kabul edilemez!


Chantal Biya için olağan bir gün


Bayan Chantal görün beni, bakın bana diye adet bağırıyor. Ben buradayım diye bağıran " banane"  stili saçlar, Afrika ve Fransız modasını birleştiren neon renkli giyim stili, Hermes çantalar... Giyim kuşam konusunda hiç çekincesi olmadığı gibi saç modeli son derece iddialı, ancak Afrika'lı kadınlar için saç yapıları nedeni ile aslında bu "banane" saç modeli son derecek olağan.  Afrika'lı  kadınların Batı'nın "oyun kurucu" güzellik anlayışının dışına çıkabilmeleri bu açıdan harika oluyor. Chantal Biya  da bu abartılı özgünlüğü çok iyi taşıyor.



Afrika'lı kadınlar fiziksel özelliklerininde etkisi ile özgün saç modelleri
kullanıyorlar







Chantal Biya parlak renkleri tercih ediyor, Beyonce hayranı  ve Sacha Fierce isminde bir giyim markası da var. 

Chantel Biya -Beyonce etkisi



Chaka Khan ile zevk kardeşi Chantal Biya'nın, ciddi görsel benzerlikleri var.


Grammy ödüllü Soul şarkıcısı  Chaka Khan 





Chantal Biya zaman zaman  geleneksel Afrika kıyafetlerini kullanıyor,  saç modelleri zaten doğasının gereği. Ancak Afraika'da çok yaygın olduğu söylenen cilt açtırma işlemi uyguladığı söyleniyor, yüz estetikleri de varmış ki bu artık sıradan bir işlem sayılır.

Chantal ülkesinde sivil toplum kuruluşlarında öncülük ediyor, kendine ait bir vakfı var ancak bu tür STK'lar genelde gösterişçi amaçlarla kuruluyorlar ne yazık ki.



Chantal Biya tarzı için neler söylenebilir; coşkulu, dışavurumcu, rüküş, pervasız, hatta zorbalık içeren bile diyebiliriz. Ama asla sıradan diyemeyiz.

Chantal Biya'nın imzası Banana model saçları



Chantal Biya ve Papa




Ben şahsen papanın Chantal'dan tırstığı kanaatindeyim...




Chantal Biyo ve Japon imparatoriçesi Michiko


İki farklı kültürün karşılaşması her zaman heyecan vericidir. Japon'ların sadelikleri dillere destandır, Afrika'lı kadınların ise görkemli saç modelleri ve giysileri. İşte o muhteşem karşılaşma anı!




Chantal için gösteri zamanı - Obama'lar ile birlikte



Sade bir gösteriş algısına sahip Michelle Obama ve Chantal Biya



Chantal; "şu Sarkozy ne centilmen bir beyefendi" bakışı











Chantal Biya Afrika'da yoksulluk temalı bir konferansta!




Chantal Biya, Naomi Cambell, Sarah Brown, bütün kızlar toplandık


Giyim tarzında ki ve saç modellerinde ki cesaret ve özgünlüğe şapka çıkarılabilir elbette ancak sağlam bir dünya görüşü ile desteklenmiyor ve vicdani bir arka plan taşımıyorsa "stil" tek başına ne ifade eder ki? Asıl soru şu bence Chantal Biya'dan böyle bir  beklentimiz olmalı mı?


Chantal ve Paul Biya





Chantal Ve Paul Biya'ların ülkesinde Chantal'ın  saçından başından daha başka olaylar da var kuşkusuz. Örneğin  Bertrand Teyou Chantal Biya ile ilgili olatak 2010 yılında yayınladığı "Sokaklardan Saraya, Chantal Biya Muz Cumhuriyeti" isimli kitabı nedeni ile hakaret  suçundan tutuklandı ve para cezasını ödeyemediği için hapse atıldı. Cezaevinde gördüğü kötü muamele ve katlanılamaz yaşam koşulları nedeni ile açlık grevine başlayan Bertrand Teyou para cezasının Ulusrarası Yazarlar Birliği Pen tarafından ödenmesi sonucunda özgürlüğüne kavuşabildi.
Stil İkonu Chantal'ımızın ülkesinde işler işte böyle!




25 Mart 2013 Pazartesi

Stil İkonları - Sophia Loren


Napoli'nin kenar mahallelerinden biri olan Pozzuali'nin kızı Sofia Villani Scicolone açlığın ne demek olduğunu bilir. Açlığı böylesine iyi bildiğinden spagettinin değerini de bilir.
Sonradan Sophia Loren adını alacak olan kadın "hayatım boyunca çok iyi bir aşçı oldum ben, hem yerim hem yedirmeyi severim" der. Ömürlerini diyete adamış kadınlara ise Sophia'nın  ufak bir top büyüklüğünde ki beline bakıp içi çekmek düşer. Sadece açlığı değil kimsesiz olmayı, geleceği belirsiz
bir hengame de kaybolmak üzere olmanın ne demek olduğunu da bilir kuşkusuz.



Türbanlı Sophia



Piyano öğretmeni olan annesi Romilda Villani ile mühendis babası Ricardo Scicolone'nin  1934 yılında doğan evlilik dışı çocuğu olmak Sophia'nın hayatını hiçte kolaylaştırmadı. Maria isminde bir de kız kardeşi olan Sophia, başka bir kadın için annesini terk edip giden ve kendileri ile hiç ilgilenmeyen babasından hayatı boyunca  nefret etti ve onunla son yıllarına kadar hiç görüşmedi. Ancak evlenip olgunlaştıktan, hayatı tanıdıktan sonra babası ile olan ilişkisini yoluna koyabildi ve  ölüm döşeğinde başucunda bulundu.

Sophia'nın kız kardeşi Maria'ya da değinmeden geçmek olmaz zira bu iki kardeşin de cerbezeli hayatları dikkat çekici. Maria İtalyanların faşist lideri Benito Mussolini'nin romantik bir caz müzisyeni olan oğlu Romano Mussolini ile evlendi ki oğlanın aslında bu işlerle hiç ilgisi yoktu. Politik olarak dedesi Benito'nun yolunu izleyen Kızları Alessandro Mussolini'ye  yaptığı göçmen karşıtı açıklamalardan dolayı Türk kamuoyu da aşina.


Sophia'ya dönersek onun için mücadele henüz başlıyordu. Koruyanı kollayanı olmaksızın Sophia yetimhanelerde büyüdü, yoksulluğun her çeşidine tanık oldu.

Bu ölçüde güzel, yoksul ve kimsesiz bir genç kız için o zor yılların  İtalya'sında kurda kuşa yem olmak işten bile değildir. Ama işte henüz 16 yaşındayken girdiği ve birinci seçildiği bir güzellik yarışmasında ömür boyu eşi olacağı adamın dikkatini çeker. Avrupa sinemasında çığır açan bir yönetmen olan Carlo Ponti Sophia'ya kol kanat gerer, koruması altına alır ve onunla evlenir. Ancak evlilikleri olaylı ve bol dedikodulu bir ortamda gerçekleşir. Zira Carlo Ponti zaten Giuliana Fiastri ile evlidir. İtalya'da yürürlükte olan katı katolik yasalar nedeni ile küçük bir bürokratik numara çevirirler ve 17 Eylül 1957'de Meksika'da evlenirler.




Carlo ve Sophia


Kaçın kurası Carlo Ponti Sophia ile aralarında ki 25 yaşı mesele edecek değildi tabii ama allah için evlilik hayatları boyunca, en azından bilinen gerçekliği ile Sophia Loren için de yaş farkı mesele olmadı. İtalyan toplumunda ki algı çapkın Carlo Ponti'nin kaçamakları ve Sophia Loren'in etrafına yaydığı kaçınılmaz  cazibe nedeni ile bu evliliğin fazla uzun sürmeyeceği şeklindeydi. Ancak Sophia Loren'in Carlo Ponti'ye duyduğu minnet çok büyüktü, öyle ki  Sophia'nın oynadığı her filmde rol arkadaşları kendisine sırılsıklam aşık olmasına rağmen ( özellikle Cary  Grant'ın karşılıksız olmadığı söylenen aşkı çok konuşulmuştur) Sophia'nın dillere destan sadakati sayesinde fırtınaları ufak tefek hasarlarla atlatarak Ponti'nin 2007 yılın da ki ölümüne değin beraber oldular.
Sophia'nın hayatından

Sophia Loren zaman içinde kendine hayran bir çok erkeğin aşkını arkadaşlığa çevirdi ve birçok dost edindi. Arkadaş canlısı, eğlenmeyi seven, vefalı, esprili, kafa dengi bu kadın hayatı "İtalyan tarzı" yaşayarak hakkını verdi.

          İşte karşınızda muhteşem Sophia!



La Cıocıara / İki Kadın



 Dikkatle boyanan Sophia



Sophia Loren kırmızı giyerse...

                                                     


                                                         




   
                                         




                                 Türkan Şoray ve Sophia Loren, benzerlikleri dikkat çekici
                                                             



Kırmızı şapkalı Sophia


                                                       

Nereye bakmaktasın Sophia?




Carmen Sophia





Az sonra makarna pişirecek olan Sophia

                                             



                                                               
Vücut dili İtalyano





Salon kadını Sophia


                                                                   



 Kırmızılı Sophia

                                                                 


Kontes Sophia

                                                                       




                                     
Cami yıkılmış ama mihrap yerinde, 70'lerini süren Sophia...





Havacı modunda Sophia



                                                               

Daimi partnerler Marcello Mastroianni ve Sophia Loren


                                   

  İtalyan Usulü Evlilik Marcello Mastroianni ve Sophia Loren

                                   


                                                           

 Legend Of the  Lost / Dita



                                                                   
Oryantal Sophia





Sen bak Sophia, sadece bak...

                                                       


                                                     

   Alem eyeliner görsün Sophia




Örgümü de örerim, ben Sophia Loren'im



 Zeki Müren ve Sophia Loren'in sohbetini dinlemek vardı



                                     

Sayfayı sonuna kadar okuyanlara Sophia'dan hediyemiz  Americano.


   







21 Mart 2013 Perşembe

Kelebeğin Rüyası Rüya Kostümler



 Kelebeğin Rüyası rüya gibi kostümleri ile çok konuşuluyor.
 Filmi izledim, beğendim. Ayrı mesele.







Ama kostümler gerçekten iyi. Bazı  filmlerde gördüğümüz yapaylık yok. Özellikle dönem filmlerinde bizi çaktırmadan rahatsız eden "fazla gıcır" durum Kelebeğin Rüyası'nda mevcut değil. Filmin kostüm tasarımcısı Gülümser Gürtunca  verdiği röportaj da eskitmeye çok önem verdiğini, eskitme işi için kostümlerin önce taş yıkama fabrikasında yıkattırıldığını, sonra her birini ayrı ayrı fırçalandığını anlatmış. Ama öyle böyle fırçalama değil, yaka kenarlarını, kol ağızlarını tek tek fırçalanıp, zımparalanıyor, yünlüler  tüylendirilip epritiliyor.

Kelebeğin Rüyası filminin kostümleri için  "bu dönem için bile  fazla modern olan kıyafetler 1940'ların Türkiye'sinde nasıl olsun" gibi  eleştiriler var. Kelebeğin Rüya'sının kostümcüsü Gülümser Gürtunca  bu eleştirilere şaşırıyor. Filmin geçtiği Zonguldak'da yaptığı araştırma da eski fotoğrafları incelemiş, dönemi anlayabilmek için sahaflardan, aile albümlerinden, döneme ait  binlerce fotoğraf taramış ve ona göre bir iş çıkartmış.


Ben daha önce de dönem filmlerine böyle eleştiriler geldiğini biliyorum ama bu haklı bir eleştiri değil. Öncelikle bu güzel  ve modern kıyafetleri giyebilen kişiler belli hali vakti yerinde, bir zümrenin insanları.


Geri kalanlar ise ellerinden geldiğince bu giyim tarzına benzer kıyafetler edinmeye çalışan  orta sınıf. Kumaş bulmanın da son derece zor olduğu o yıllarda dikiş dikmek, diktirmek son derece olağan, terzilik bir zenaat olarak en bilinen meslek.

O yıllarda kadınlar, genç kızlar "dışarılık" diye nitelendirdikleri  elbiselerden ediniyorlardı mutlaka. Bulabildikleri iki metre kumaşla ya kendileri dikiyorlardı elbiselerini , ya da mahalle de ki Emine Teyze'ye diktiriyorlardı.

Yoksullar için ise değişen bir şey yok, tıpkı bugün olduğu gibi bulabildikleri o tek  "gri"  parçayla idare ediyorlardı.

Sınıf farkının en fazla açığa çıktığı yer kostümlerin renkleri  olmuş; zenginlere kırmızı, pastel renkleri,
kasaba ve köylülere kahve ve gri.

1940' ların tek parti yönetiminde  her ne olursa olsun modernleşmeye kararlı  genç bir ülkenin  Avrupai olabilme sancıları, o dönemin ruhu kostümlere bire bir yansımış.

Kasabanın İstanbul görmüş zengin kızı Suzan mutlaka dans edecek, tenis oynayacak, genç modern cumhuriyetimiz de böylelikle muasır medeniyet seviyesine erişecektir. Yani Suzan'ın yükü ağır, koca bir modernleşme süreci omuzlarına yüklenmiş.



Genç ve idealist iki şair; Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu





Anyayı Konya'yı anlayan bir Suzan; Belçim Erdoğan




Üç kafadarlar







Zengin kızı Suzan elbette kırmızı giyecek







Suzan karakterinin yeni Türkiye'ye özgü göğüs korsajlı, kloş etekli elbiseleri,  geniş erkek yaka dışa dönük klapa ayrıntıları ile dökümlü bluzları, pelerin ve kepleri, saçlara bereler, tüylü saç bantları tenis giysileri, şallar, şapka ve eldivenler.



Farah Zeynep Abdullah




Suzanlar dans edecek, ülke modernleşecek




Ancak dönemin "ay o zamanlar kadınlar ne kadar modernmiş,  ne güzel dans ediyorlar, şimdi nerede" denilerek idealize edilmesini gerçekçi bulmuyorum. Bu modernleşme salt dış görünüme odaklanarak özü ıskalamıştır ne yazık ki. 
Hem zaten yan köyde yaşayan teyzeler geleneksel giysilerini giymeye devam ediyorlardı ki bunu olumsuzluk olarak algılamıyorum. Mesele içselleştirilmiş bir yenilenme olmadıktan sonra!






Olmayacak bir iş Suzan ile Rüştü, ama ne şiirler yazdırır







Bere, şal, eldiven = 1940'lar




Madenciler, günümüzde değişen pek fazla bir şey yok!




Salıncakta üç kişi






İnce hastalığa tutuldum ben! Ama  şairim yine de; kağıtlar yetmedi, duvarlara şiirler yazdım.




Kıvanç Tatlıtuğ


                                                       

Mert Fırat



Erkekler de ceket içi süeter, fotr şapkalara eşlik eden yelekli, saat kordonlu takım elbiseler, röpteşambır,  henüz tahta bavullar.



Velhasıl Kelebeğin Rüyası'nda Gülümser Gürtunca kendisine tahsis edilen bütçe ve yetkiyi çok iyi kullanmış sağlam  iş çıkartmış. Nice güzel kostümlü filmlere diyelim.

Gülümser Gürtunca Kelebeğin Rüyası Kostüm Hikayeleri



Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts